Türkiye'nin en iyi sağlık internet sitesine hoş geldiniz.

Tuz Tüketimi ve Zararları

Tuzun insanlar için taşıdığı hayatı öneme karşın aşırı tüketimi de insan sağlığına zarar verir. Yemeğin adı tuzsa hayatın tadı da sağlıktır. Tat alalım diye aşırı tuz tüketerek sağlığımızı tehlikeye atmamak gerekir.

Tuz gıdalardaki ana tat olmasıyla beraber küflenme, böceklenme ve kokuşma önleyici özelliğinden dolayı milattan binlerce yıl öncesinden bugüne dek insanların hayatında önemli yer ve role sahiptir. Çoğu medeniyetlerde değerli bir mineral olup ticareti yanı sıra para yerine geçtiği de bilinmektedir.

Tuzun tat ve koruyucu özelliklerinden başka canlılar için sağlık açısından önemli ve gereklidir. Sağlıklı bir yaşam için vücudumuz her gün yaklaşık 3-6 gram tuza gereksinim duymaktadır. Her gün yeteri kadar tuz almadığımızda organlarımız ve kan dolaşımımız birçok sorunla karşılaşır. Kısacası tuz bütün canlılarda yaşam için hayati önem taşır.

Genelde 3 çeşit tuz kullanmaktayız; bunlardan ilki deniz tuzu, ikincisi kaya tuzu yada kristal tuz ve üçüncüsü deniz veya kaya tuzunun rafine edilmesiyle elde edilen sofra tuzudur.

Tuzun insanlar için taşıdığı hayatı öneme karşın aşırı tüketimi de insan sağlığına zarar verir. Yemeğin adı tuzsa hayatın tadı da sağlıktır. Tat alalım diye aşırı tuz tüketerek sağlığımızı tehlikeye atmamak gerekir. Fazla tuz tüketiminin bazı hastalıklar için davetiye çıkarttığını bilinmektedir. Oysa daha az tuz tüketerek kalp, damar hastalıkları ve kalp krizi gibi hastalıkların riskini önleyebiliriz.

Aşırı tuz tüketimi, kan basıncını yükseltir, yüksek tansiyonun da kalp krizi ve inme riskini artırır. Erişkinlerde günlük tuz alımının 6 gramı aşmaması gerekir. Tuz tüketiminin az miktarda azaltmasıyla kalp ve damar hastalıkları riskini büyük ölçüde geriletebilir. Araştırmalar sonucunda günlük beslenmelerindeki tuz tüketimini önemli ölçüde azaltan kişilerde gelecek 10-15 yılda kalp-damar hastalıklarına yakalanma olasılığı yüzde 25 oranında azalır. Ayrıca kalp-damar hastalıklarından ölüm riski de yüzde 20 geriler. Demek ki günde bir gram daha az tuz tüketimi kalp krizi riskini yüzde 3, inme ve felç riskini yüzde 5 azaltır. Eğer 6 gram az tuz tüketilirse felç riski yüzde 24, kalp krizi yüzde 18 ve 9 gram tuz azaltılmasında da felç riski yüzde 34 ve kalp krizi riski yüzde 25 azalmaktadır.

Günlük tuz tüketiminin az miktarda azaltılmasının, hastalık risklerine karşı büyük etkisinden söz etmişken, tüketilen tuzun dörtte üçünün zaten alınan gıdaların içinde bulunduğunu hatırlatmak gerekir. Olması gereken günlük 6 gram tuz tüketimi hedefinin de, yediklerine dikkat etmeleri durumunda çoğu insan için ulaşılabilmektedir.

Genelde hepimiz yemeğin tadına bakmadan hemen tuza sarılırız. Bu da tüketilmesi gereken tuz miktarının 3-4 katı kadar fazla tuz tüketmemizi sebep olur. Artık hepimiz sağlıklı erişkin bir kişi günlük tuz ihtiyacı 3- 7 gr arasında ve ortalama 5 gr olması gerektiğini öğrenmişizdir. Ne yazık ki son dönemde yapılan çalışmalarda erkeklerimiz günlük 19.3 gram ve kadınlarmız ise 16.8 gram tuz tüketmekteler.

Aşırı tuz tüketimi en çok yüksek kan basıncına neden olur.

Hipertansiyon ciddi bir durumdur. Hipertansiyon, kendi başına öldürücü değildir; fakat tedavi edilerek kontrol altına alınmazsa hipertansiyonun sonuçları öldürücü olabilir. Yüksek kan basıncı kalbi zorlayarak kalp yetmezliği, kalp damar hastalığı, beyin kanaması ve beyindeki kan damarlarının pıhtıyla tıkanması gibi ciddi hastalıklara neden olur. Tüm bu üzücü hastalıklar hepsi tedavi edilmeyen hipertansiyonun sonuçlarıdır.

Hipertansiyon gelişiminde, tuzun çok büyük rolü vardır. Bazı insanlarda, böbreğin tuz atma kapasitesi sınırlı olabilir ve gereğinden fazla tuz alınması, hipertansiyonun ortaya çıkmasına veya hipertansiyonun tedavisinde başarısızlığa yol açabilir. Böbreklerin hipertansiyon gelişimindeki rolü çok belirgindir. Yüksek kan basıncı olan bir hastada, böbrek hastalığının saptanması, böbrek hastalığının erken tanısına ve tedavisine de olanak sağlar.

Bilindiği gibi insan vücudunda, tüm organ ve dokuları besleyen dolaşım sistemi damarlardan oluşur. Hipertansiyon, dolaşım sistemindeki damarlarda kan basıncının yüksek olmasıdır. Tüm organ ve dokularda damar olduğu için hipertansiyon tüm vücudu etkileyebilir. Hipertansiyondan en çok etkilenen organlar; kalp, beyin, böbrekler, büyük atardamar-lar ve gözlerdir. Hipertansiyon bu organları etkileyerek kalıcı sakatlıklara ve ölümlere yol açabilir.

Hipertansiyonun sağlığımıza verdiği zararları özetlersek: Başta kalp yetmezliği, kalp büyümesi, kalbi besleyen damarlarda daralma ve tıkanmayı neden olur. Ayrıca beyin kanaması, felç, beyin damarlarında daralma ve tıkanma, böbrek yetmezliği, böbrek fonksiyonlarında bozulma, görme bozukluğu ve körlük en son büyük atardamarlarda genişleme, yırtılma ve tıkanma gibi komplikasyonlara neden olur. Bunların sonucu, kangren veya ani kanamalara bağlı ölüm gelişir. Hipertansiyon tedavisi mümkün olduğundan erken ve yeterli tedavi ile bu zararları önlenebilir.

Bundan sonra tuzu kullanırken daha dikkatli olmalıyız. Çünkü gıda olarak aldığımız besinlerin içinde bulunan doğal tuz oranı vücudumuzun günlük ihtiyacımızı karşılar. Daha fazlasına gereksinim duymayız. Örneğin meyve, sebze, baklagil, et ve süt ürünlerinde doğal olarak günlük ihtiyacımızı karşılayacak kadar tuz bulunmaktadır. O zaman aşırı tükettiğimiz tuzların nereden geldiğini bilmemiz gerekirse; başta sık tüketilen besinlerde tuz miktarının fazla bulunmasıdır. Örneğin; ekmek, zeytin, peynir, turşu, konserveler, ketçap ve benzeri gıdalar gibi...

Tuz Tüketimini Nasıl Azaltabiliriz?

Artık fazla tuz tüketiminin, sağlığımız için ne kadar zararlı olduğunu öğrendiğimize göre, aşırı tuz tüketimini nasıl azaltırız diye çaba göstereceğiz.

Başta satın alınan ürünlerin etiketleri mutlaka okumalı, tuzsuz ya da tuzu azaltılmış besinler satın almalıyız. Yemek pişirilirken kullanılan tuz miktarını azaltmalı, ev dışında yemek yeniliyorsa az tuzlu yiyecekler tercih etmeliyiz. Yemeğin ve salatanın tadına bakmadan tuz ilavesi yapmaktan kaçınmalıyız.

Yemeklerin lezzetini arttırmak için tuz yerine maydanoz, nane, kekik, dereotu, rezene, fesleğen gibi bitkilerle baharatlar kullanabiliriz. Sebze ve meyve tüketimini artırmalı, daima taze ve az tuzlu veya tuzsuz besinler tercih etmeliyiz. Bol su içmeli, şişe ve maden sularının sodyum içeriğini etiketinden kontrol etmeliyiz. Ayrıca günlük olarak tüketilen gıdalar içerisinde bazı gıdalarda çok daha fazla tuz içeren başka maddeler olduğunu unutmamak gerekiyor. Tek suçlu sofra tuzu değil ilaveten gıdalarda kullanılan kabartma tozu, yemek sodası gibi katkılar ek olarak cips, krakerler, bisküviler, fast food ürünleridir. Bu gıdalar içerisinde bulunan tuz dışındaki lezzet verici, koyulaştırıcı, koruyucu bazı maddelerde de aşırı tuz bulunur. Zeytin, turşu, peynir gibi salamura olarak saklanan gıdalar ve sucuk, pastırma, salam gibi gıdalar da yüksek oranlarda tuz içerir. Bu nedenle gıdaları tüketirken yalnızca sofra tuzuna değil, hazır gıdalarla birlikte alınan tuzu da dikkat etmek gerekiyor.

Son günlerde yapılan çalışmalarda ekmeklerdeki tuz oranı çok yüksek olduğunu tespit edilmiştir. Türkiye'de hem ekmeklerde kullanılan tuz oranı fazladır hem de fazla ekmek tüketilmektedir. Sonuçta ekmekle beraber tuz da fazla tüketilir. Bir ekmeğin içinde 5-6 gram tuz olduğuna göre günlük aldığımız 18 gramlık tuzun 11-12 gramı sadece ekmekten alırız demek.

Sevgili okurlar damak zevki zamanla değişebilir, eğer tuzsuz yemeye alışırsak damak zevkimiz o yönde değişebilir. Bu tür önlemler sayesinde kalp damar hastalığına yakalanmaktan uzaklaşırız.

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)

Yorum yapın

Site İçi Arama