Türkiye'nin en iyi sağlık internet sitesine hoş geldiniz.

Nasıl Bir Ebeveysiniz?

Anne ve baba adayı, anne adayının hamile olduğunun haberini aldıktan sonra aileye katılacak yeni üye hakkında hayal kurmaya başlar. Anne bu süre boyunca anneliğe özgü bir temsile sahip olur ve bilinçaltında çocuğunun kime benzeyeceğini, nelerden hoşlanacağını, nasıl vakit geçireceklerini, hatta hangi okullara gideceğinin hayalini kurar.

Bu dokuz ay on günlük süreç boyunca nasıl bir anne ve baba olacaklarını da düşünür ebeveyn adayları. Genelde zor bir çocukluk geçirilmişse “annem gibi bir anne olmayacağım, ya da babam gibi bir baba olmayacağım” diye düşünülür. Tam tersi güzel bir çocukluk geçirmişse ebeveyn adayları “annem beni nasıl büyüttüyse öyle büyüteceğim çocuğumu, ya da babam gibi bir baba olacağım” diye düşünülür.

Bekleyiş içinde geçen bu ayların sonunda ebeveynlerin en değerli varlığı dünyaya gelir. Anne ve babanın gözü bebeklerinden başka bir şey görmez. Bebek büyümeye başlayıp iletişim kurmaya başlayınca duygu alışverişi başlar. İletişim kurdukça ve keşfettikçe bebek bireyselleşmeye başlar ve onu tehlikelerden korumak için anne ve baba kurallar koymak zorundadır.

Peki, bu kuralları nasıl koyacaklardır? Ceza vererek mi? Sevgilerini esirgeyerek mi? Görmezden gelerek mi? Yoksa hem bebeklerini çok sevip, aynı zamanda uzlaşarak mı? Bu sorulara cevap bulabilmek için ebeveynlik tarzlarına anlamaya çalışacağız. Bununla beraber hangi tarzın daha uygun olduğu ve çocuğumuzla ne çeşit iletişim kurmamız gerektiğini ve faydalarını anlamaya çalışacağız.

Ebeveynlik Tarzları

Otoriter ebeveynler: Bazı ebeveynler çocuklarını kendi kuralları doğrultusunda kısıtlar ve kontrol ederler. Bununla beraber, disiplini sağlamak için muhakeme yaparak ya da anlatarak çocuklarıyla anlaşmak yerine bazı ebeveynler ceza vererek zora başvururlar. Bu tarz ebeveynler duygusal ve fiziksel doyuma daha az önem verirler.

Müsamahakâr ebeveynler: Bu tarz ebeveynler çocuklarına çok az sınır tanırlar ve çocuklarından olgun davranmaları için çok az talepte bulunurlar. Müsamahakâr ebeveynler, çocuklarının televizyon seyretme, uykuya saati ve yemek saati gibi günlük rutinlerini belirleyen aktiviteleri çocukların kendilerini belirlemelerine izin verirler. Bu tarz ebeveynler duygusal ve fiziksel doyuma kısmen önem verirler.

Otoritatif ebeveynler: Otoritatif ebeveynler muhakeme kullanarak ve anlatarak çocuklarının davranışlarına sınır tanırlar. Ceza kullanmak yerine, ödüller kullanarak çocuklarının davranışlarını güçlendirirler. Beklentilerini çocuklarıyla iletişim kurarak açık bir şekilde anlatırlar. Ayrıca ebeveynler beklentilerini çocuklarının anlayabilmesi için onlara açıklama yaparlar ve sebeplerini açıklarlar. Bununla beraber, çocuklarının dileklerini ve önerilerini dinlerler ve onlarında diyalog kurmalarını teşvik ederler. Otoritatif ebeveynler duygusal ve fiziksel doyuma çok önem verdikleri gibi çocuklarıyla ilişkilerinde destekleyici ve samimidirler.

İhmalkâr ebeveynler: Bu tarz ebeveynler duygusal olarak çocuklarından kopuk olup, çocuklarının ihtiyaçları yerine kendi ihtiyaçlarına önem verirler. Bu tarz ebeveynler, çocuklarının okuldaki aktivitelerine önem vermezler ve oyun arkadaşlarını tanımazlar. Ebeveynlik rolüne bağlı değillerdir. Bu tarz ebeveynlerin çocuklarının özgüveni düşüktür; agresiftir ve dürtülerini kontrol etmekte güçlük çekerler.

Arzu edilen duygusal, sosyal ve fiziksel gelişimi otoritatif ebeveynlerin çocukları gösterdiği görülmüştür. Bu tarzında iki temel özelliği vardır: Çocukların davranışına sınır koymak ve çocuğun ihtiyaçlarına duygusal olarak doyurucu, samimi ve sevgi dolu bir şekilde karşılık vermektir. Ebeveynler çocuğa açık, tutarlı ve sınırları olan kurallar sunarlarsa çocuğun sosyal dünyayı algılaması daha kolaylaşır.

Günümüzün Ebeveynleri

Günümüzde çoğu ebeveyn otoriter ebeveynlikten kaçınmaktadır. Ebeveynler ya otoritatif ebeveynlik, ya da müsamahakâr ebeveynlik tarzlarını uygulamaktadır. Ancak günümüzde çoğu ebeveyn bu iki tarz arasında kalmaktadır.

Hem çocuklarına karşı çok şefkatli ilgili olup bununla beraber sınır koymakta güçlük çekmektedirler. Adeta iç içe geçmiş iki ebeveynlik tarzların sonucu ortaya çıkmaktadır. Ebeveynler çocuklarının en iyi şekilde büyütmeyi arzuladıkları için kendi ihtiyaçlarını düşünmeden, çocuklarının diledikleri neredeyse her şeyi onlara sunmaktadırlar. Bu durum sonucunda çocuklar davranışlarını sınırlamayı ve mantıklı düşünüp, uzlaşma tekniklerini kullanarak çözüme ulaşmayı öğrenememeye başlamıştır.

Bazı ebeveynler ise çocuklarını şefkat duyarken ve derin bir sevgi beslerken aynı zamanda onları kontrol edip yönlendirmeye çalışırlar. Onlarla oyun oynarken bile çocuklarına müdahale ederler. Bununla beraber çocuklarının her adımlarını izlerler ve çocuklarını duygusal anlamda bırakmakta güçlük çekerler. Bu tarz ebeveynlere Amerika’da “helikopter ebeveyn” denmektedir. Aşağıda bu tarzla ilgili daha fazla açıklama yapılmaktadır.

Helikopter Ebeveynler

Çocukların gelişimi için yaratıcı olmaları ve keşfetmeleri çok önemlidir. Çocuklar yaratarak ve hayal güçlerini kullanarak öz benliklerini ve kişiliklerini geliştirirler. Anne babalar çocuklarının kişiliklerinin gelişiminde birincil rol oynarlar. Ebeveynler çocuklarının bütün becerilerinin gelişiminde onlara ışık tutarlar. Oyun oynamak ise çocukların bu becerileri uygulayıp ebeveynleriyle ve diğer kişilerle en iyi iletişim kurabilecekleri ortamdır.

Ancak bazı anne babalar çocuklarının oyunlarını, davranışlarını ve hızlarını kontrol etmeye çalışırlar. Durmadan çocuklarının yanında ne yaptıklarını kontrol ederler ve hatta oynadıkları oyunlarda rollerine bile karışmaya çalışırlar. Çocuklarının etrafında bir helikopter gibi dolaştıklarından bu tip anne, babalara “helikopter ebeveynler” denilmiştir. Bu terim 1969 yılında Foster Cline ve Jim Fay tarafından geliştirilmiştir.

Ne var ki bu konu üzerinde yapılan araştırmalar göstermiştir ki, ebeveynler çocuklarıyla oynadıkları oyunlarda ne kadar kontrolcü ve yönlendirici olursa çocuklar o kadar az oyuna ve ilişkiye bağlanmaktadır (angaje olmaktadır).

Çocuklar hayatta, özellikle oyun oynarken, seçim yapma hakları oldukça gelişirler. Jean Ispa, Minnesota Üniversitesi İnsan Gelişimi ve Aile Çalışmaları Profesörü, kendi çalışmalarında rastladığı örnekleri paylaşmıştır. Bunlardan bazıları şöyledir: Bir anne çocuğuyla çiftçilik oynarken, çocuğu ineği kapı yerine pencereden içeri sokarsa çocuğunu yönlendiren bir anne hemen onu düzeltip kapıdan sokar. Ya da evcilik oynarken çocuk elini oyuncak fırına sokarsa anne onu düzeltmeye çalışır. Ya da çocuk elinde bir kamyon kum havuzunda ne yapacağını düşünürken anne ona düşünme hakkı tanımadan “kepçeyi al, kumu doldur ve kamyona taşı” gibi bir yönerge verir. Anneler böyle davranarak çocuğuna yardımcı olduklarını düşünseler de aslında çocuklarının yaratıcılıklarına ve problem çözme becerilerine ket vurmaktadırlar. Bununla beraber önlerinle set konduğundan çocuklarını kendilerini doğru ifade edemeyerek öfke patlamalarına, içe kapanmalara veya dürtülerini kontrol etmemeye başlarlar.

Peki, Çocuklarımızla Nasıl İletişim Kurmalıyız?

Her ebeveyn çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek ve en iyi koşulları sağlamak ister. Kendi çocukluklarından daha iyisini onlara vermek ister. Onların iyiliğini, rahatlarını ve eğitimlerini düşünürken bazen çocuklarıyla ilgili çok fazla özelliği kontrol ettiklerini farkına varabilirler.

Anne ve babalar durup, gözlemleyip, çocuklarının liderliğinde oyun oynadıkları zaman çocuklarının duygu dünyasına adım atarlar ve onları daha rahat anlamaya başlarlar. Anne ve babalar, onların hızına ayak uydurduklarında ortaya uyumlu bir dans çıkar. Bu uyumlu dans sayesinde anne, baba ve çocuk aynı konu/oyun teması üzerinde ortak ilgi kurarlar ve doğru iletişim kurmaya başlarlar. Çocuklar anlaşıldıklarını hissettikçe istenmeyen davranışları sergilememeye başlarlar. Oyunun teması ve çocuğun oyunu kurgulama şeklinden çocuklarının hislerini ve düşüncelerini anlama şansına erişirler. Son olarak, çocuklarını kontrol etmediklerinden hem ebeveynler hem çocuk huzurlu olacağından uyum içinde iletişim kurabilecekler ve anlaşmazlıklar olunca bunu uzlaşarak çözebileceklerdir.

Kaynaklar:

Bukatko, D. & Daehler, M., W. (2001). Child Development: A Thematic Approach. Boston: Houghton Mifflin Company

Science News. (4 Şubat 2013). Playtime: Affectionate, Less Controlling Mothers Have Strongest Relationships With Their Children.

http://www.sciencedaily.com/releases/2013/02/130204184718.htm

  • 0
Ögeyi değerlendirin
(0 oy)

Yorum yapın

Site İçi Arama